Uzun süredir Twitter üzerinden takip ettiğim Kumru'nun kitabının çıktığını öğrenince bir yapbozun son parçasını yerleştirmiş gibi hissettim; tam da olması gereken oldu yani. 172 sayfalık İstasyonda Bir Akşamüstü kitabını hiçbir kitabevinde bulamayınca internetten sipariş ettim ve gözüm kapıda beklemeye başladım. Elime ulaştıktan sonra hak ettiği zamanı ve anı yakalayabilmek adına biraz beklemenin ardından dün gece kitabı bir solukta okudum. Kitap alışılagelmiş türlerin çok dışında, içinden gelindiği gibi yazılmış, konuşur gibi anlatılmış ve inanır mısınız sanki bir dert transferi için tasarlanmış.
Dün gece balkonda bir kitap mı okudum yoksa çok yakın bir arkadaşımla saatlerce dertleştim mi emin olamıyorum. Bu kitap bazen herkesin en az bir kere geçtiği o istasyon oluyor bazen hepimizin kimi zaman çıkmaya çalıştığı kimi zaman içinde durmaya alıştığı o çukur oluyor. Bazen sarhoş bir kadın, bazen gökyüzü, bazen ıssız bir sokak gibi oluyor. Her sayfasında, her cümlesinde öyle şeyler oluyor ki kendinizi gözleriniz dolarken buluyorsunuz, acı acı tebessüm ederken, kendi hikayenize dalarken...
İstasyonda Bir Akşamüstü'nde bir metin okumuyorsunuz; bir kadın size bir şeyler anlatıyor: sevmek nedir, hasret nedir, sitem nedir, öfke nedir ve tüm bu hasrete, siteme ve öfkeye rağmen hala sevmek nasıl bir şeydir... Bu kitap kız kardeşiniz gibi, omuzda ağlamak, arkana bakmadan koşmak ve elbette olduğun yere çakılı kalmak gibi. Her içiniz sıkıldığında sığınacağınız bir kucak gibi, her ciğerleriniz sıkıştığınızda kendinizi kapısında bulduğunuz arkadaşınız gibi. Okudum ve bitti diyemeyeceğiniz, tekrar tekrar elinize alacağınız, zaman zaman ihtiyaç duyacağınız bir ilaç gibi.
Yazmayı çok seven bir insan olarak İstasyonda Bir Akşamüstü'nü kendi hikayesini kalıplara sokmadan bu kadar güzel anlatabilen Kumru'yu takdir ederek okudum. Bir sayfada ''Aa bu cümleyi ben yazmamış mıydım?'' diye düşündüm, bir başkasında ''Demek bunu bir tek ben yaşamamışım.'' diye tebessüm ettim. İnsan insanı en iyi yarasından tanırmış, çok memnun oldum Kumru.
Son olarak kitaptan en sevdiğim kısmı sizinle paylaşmak istiyorum: ''Bugüne kadar yan yana bir sürü hayvan besledik değil mi sevgilim? O hayvanların gözleri bizi öyle gördü. Yan yana. Bak, bir gün sen çok istediğin güzel yerlerde olsan, ben de kafama göre güzel bir yerde olsam. Ve bu güzel yerler birbirinden uzak olsa. Ve bu güzel yerlerden birbirimize doğru yürümek istemiyor olsak. Birimiz istiyormuşsa bile yürümeye engeller olsa. Çin Seddi'lik durumlar mevcut olsa. Biz o hayvanların gözlerindeyiz. Çok küçücük saniyelerle de olsa oradayız.''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder