1 Şubat 2016 Pazartesi

Gollik / Hayko Bağdat

Kitabı bitirdiğimden beri aklımda hem söyleyecek binlerce şey var hem de ne söylersem söyleyeyim eksik kalacakmış hissi. Hayko Bağdat hayatından hikayeler ve anlarla her şeyi öyle güzel aktarmış ki, belli mesajlar ve fikirler okumuyorsunuz; hissediyorsunuz.

Bir önceki kitabı olan Salyangoz'da yarım bıraktığı tadı Gollik ile tamamlamış diye düşünüyorum. Ben Salyangoz'u olduğu gibi Gollik'i de bir solukta elimden hiç bırakmadan bir kerede okudum. Bunun en önemli nedenlerinden bir tanesi Hayko Bağdat'ın sanki konuşuyormuş, sizinle sohbet ediyormuş gibi yazması. Büyük yazar olma çabası içine düşüp karmaşık, zor  ve çoğu zaman anlaşılmaz yollara girmek yerine, okumuyor da dinliyor havası yaratabilmesi bence muazzam bir başarı. Açıkçası ben de o sohbeti yarım bırakamadığımdan bir solukta bitirdim kitabı. Ayrıca kitaba hayatının en önemli anları ve insanları ile alakalı fotoğrafları eklemesi de çok hoşuma gitti ve bu sohbet havasını kuvvetlendirdi diye düşünüyorum. Evet, kitabı bir solukta bitirebiliyorsunuz ancak etkisinden öyle bir solukta kurtulamıyorsunuz. Ben her kitabı bitirdiğimde onu karşıma alıp biraz düşünürüm, inanın Gollik ile bayağıdır bakışıyoruz.

Hayko Bağdat zaman zaman gülümseterek ve zaman zaman gözlerinizi dolduracak derecede hüzünlendirerek aslında 'öteki' dediğimiz şeyin ne kadar anlamsız ve saçma bir şey olduğunu anlatmaya çalışıyor. Okurken 'ideal' ve 'öteki' kavramlarının aslında üretilmiş şeylerden ibaret olduğunu bir kez daha fark ettim. Empati duygunuzu körükleyecek ve  bakış açınızın başını döndürecek şeyler anlatıyor, aslında sadece hatıralarından bahsediyor gibi olsa da. Zaten işin yükselme noktası da burası; Hayko Bağdat tüm bunları ''gollik'' hallerini anlatırken bize hissettiriyor.
Bugüne kadar yapılmış ''Aslında hepimiz kardeşiz.'' ya da ''Benim de Ermeni arkadaşım var abi.'' klişelerinin dışına çıkıp bambaşka bir havayla üretilmiş ideal tiplerin ve üretilmiş ötekilerin kesiştiği noktaları ve hatta bazen birbirlerine sırt çevirişlerini anlatıyor. Bunları yaparken kız isteme hikayesinden de, Ahmet Kaya ile olan anısından da askerliğinden de kesitler sunuyor bize.

Bu kadar övgüden sonra illa ki eleştirecek bir şey bulmam gerekirse, ben kitap kapaklarına yazarın fotoğrafının konulmasını şık bulanlardan değilim ne yazık ki. Bir tane daha kitap gelirse- ki umarım gelir- daha ilginç ve değişik bir kapakla karşılaşmayı isterim doğrusu.

İnkılap Yayınevi'nden çıkmış olan 142 sayfalık bu kitap sizi hem güldürecek hem üzecek hem de gerçekten düşündürecek. Mutlaka okuyup kendinize düşünmek için o süreyi verin derim.

2 yorum:

  1. Hayko Bağdat'ı çok severim ve takip ederim ama daha kitaplarını okuma fırsatı yakalayamadım. Bu yazıyla birlikte Gollik iyi bir başlangıç olacak sanırım.. Merak uyandırıcı yazınız :)

    YanıtlaSil
  2. ben de okudum bu kitabı gerçekten güzel tavsiye ederim

    YanıtlaSil